Translate

31 Temmuz 2012 Salı

Tatilde...

Evet kafayı toplayıp birşeyler yazmak bile pek mümkün değilmiş tatilde...anlaşılan akıl fikir de tası tarağı toplayıp tatile gitmişler benden ayrı biryerlere :) Rutinin dışına çıktığın andan itibaren derlenip toplanıp başka bir boyuta geçiveriyormuş ruh meğer...zaman başka bir hızda akmaya başlıyormuş...daha yavaş...daha dingin...dinlenmenin fiziksel olarak yorulmakla pek de bir ilgisi yokmuş aslında...gün içinde üç yaşında bir böcüğün peşinde koştururken ve hiç oturamazken bile pek ala dinlenebiliyormuş bir anne meğer :) günlerin hangi gün olduğunun hiç anlamı yokmuş...hiçbir günün sana yapılacak edilecek bir yığınlar listesini çağrıştırmamasıymış tatil...salıdan sonraki günün perşembe veya ne bileyim cumartesi de olabilmesiymiş pek güzel :) yavaş yavaş, sakin sakin, huzurlu huzurlu solumakmış tatil :) veya en azından benimkisi böyleydi... :)




Herkese ruhunu da dinlendirdiği mutlu tatiller dilerim...

:))






19 Temmuz 2012 Perşembe

...Huzur...

...Ne güzeldir kavuşmak...kavuşma anını beklemek...demiştim...evet çok güzel kavuşmak...kavuşma anının beklenilene değmesi...seni şaşırtmaması...istikrarlı olana özlem...o özlemin gelmesi beklenen o tek bir anda dinivermesi...evet güzel kavuşmak...mutluyum...günlerin sevdiğim bir sıradanlıkla geçmesinden mutluyum...huzurluyum... :)


Via me, myself & I...

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Basitlik...ama özenli...

Dekorasyonda üzerinde çok fazla düşünülmeden yakalanan basitlik duygusunu seviyorum... hani anneannelerimizin evindeki huzura benzer bir huzuru bize getiren dekorasyon örneklerini... işte bazı örnekler...



Olabildiğince eski veya eskitilmiş eşyaların kullanılması, eskinin o evde yeniden nefes alması... eski dolaplar, raflar, sandalyeler yeniden yeniden boyanıp evlerimizde hayat bulmalı...




Takıntılı bir düzenlilik ve titizliğin ağına takılmadan ve dağınık bir kirliliğin yoruculuğuna saplanmadan yaratılıveren o dingin atmosfer tüm evi sarmalı....




Eski dolaplarda eski emaye mutfak eşyaları sergilenmeli, eski ne varsa ortaya dökülmeli... kurutulmuş çiçekler onlara eşlik etmeli...




.... ve muhakkak güzel sohbetlerin, gülücüklerin duvarlarında çınladığı sade ve minik bir köşe yaratılmalı ve bu köşe tercihen mutfakta veya mutfağa yakın olmalı...  :)

Herkese basitlik içerisinde kocaman bir iç huzuru dilerim...




9 Temmuz 2012 Pazartesi

Kavuşmak....

Ne güzeldir kavuşmak, kavuşma anını beklemek... sevilene, özlenene, anneye babaya kavuşmak, huzuruna, bildik olana, rahat ettiğin, sen olduğun o ortama kavuşmak... aradan hiç onca zaman geçmemiş gibi, kaldığın yerden aynen devam edebilmek, edebileceğini adın gibi bilmek, şüpheden endişelerden uzak bir huzur haresiyle sarmalanmak...




Kavuşmak ... ara tatillerde sabahın köründe babamın beni Gar'dan karşılaması, arabamıza atlayıp evimizin o bildik yolunu tutmak... gün yavaş yavaş ağarırken annemin güzel bir kahvaltı sofrasıyla bizi karşılayacağını bilmek... evimizin o mis gibi kokusunun kapıyı açar açmaz  beni sarması... bildiğin, sevdiğin, çok sevdiğini yeni yeni farkedebildiğin sıcacık evine dönmek... kavuşmak bütün çocukluğunun geçtiği güzel mahalleden yürüyüp çarşıya gitmek.... ayaklarının artık bilinçsizce senden ayrı hareket edebildiği, bu kadar tanıyabildiğin bir kentin sokaklarında kaygısızca yürümek... annenle o hep oturduğunuz pastanede çay sigara içmek.... o hep bilindik konuları bir kez daha bir kez daha dillendirmek... hep girip dolaştığınız dükkanlarda yine zaman geçirmek.... eve dönüşte mukakkak fırına uğrayıp simit almak... fırının ekmek, yaş maya ve simitle karışık o güzel kokusunu içine çekmek... ve sonuçta evine yaklaştığını bilmek... kavuşmak geçmişine kavuşmak huzuruna kavuşmak kendine......




... Herkese kavuşmanın neşesi ile dopdolu güzel zamanlar dilerim ...








4 Temmuz 2012 Çarşamba

Ufacık tefecik bir can...gözleri mercan...

İçindeki çocuğu hiç kaybetmeyen, hep yanında taşıyan insanlar vardır... olmadık zamanlarda çocukluk hallerine bürünüveren, yüzlerine bakıp da çocukluk halleri birebir tahmin edilen... sevgi yumağı olunan çocukluk zamanlarının o eşsiz sevgisinin bir kısmını hep yanıbaşında tutan...





.... birini çok sevmek onun çocukluk fotoğraflarına baktığında ağlayacak gibi olmaktır... hatta onu sanki çocuğunmuş gibi şevkatle sevmektir... çocukken nelere üzüldüğünü, yaşadığı gelgitleri anlamak, hepsini birlikte sevmektir... bazen şöyle düşünürüm... acaba çocuklarımızda biraz da sevdiğimiz kendi çocukluğumuz mudur ya da bir anneanne, babaanne, büyükbaba torunlarında kendi çocuklarını da mı yeniden yeniden severler... belki biraz evet... kendi çocukluğumuza, kendi çocuklarımıza hasret oluruz çünkü büyüdükçe... herbirimizin içine nakşolunan o eşsiz ve büyük sevgiden hergün biraz daha eksiltiriz çünkü büyüyünce...




.... bu yüzden anne olan biri artık hiçbir çocuğa kızamaz, hatta yetişkinlere bile layıkıyla kızamaz... çünkü bilir ki, anlamıştır ki onlar da birer çocuktular, onlar da birilerinin biricik çocuğudurlar... bu yüzden çocuk ve çocukluk bu kadar değerli... saf ve sonsuz sevginin en belirgin yansıması... çocukluk hep yanımızda taşınası, içimizde hep varolmalı...

Herkese içinde yaşattığı o minicik çocukla sevgi dolu bir hayat dilerim...





3 Temmuz 2012 Salı

Issız avlu...

Arnavut kaldırımlı serin sokaklardan yürümek, yılların ezilmişliğiyle yamrı yumru olmuş taşlara tüm yükünü bırakıvermek...taşlara mı sokağın güzelliğine mi bakacağını şaşırmak, durup bakınca daha mı çok beynine kazıyacağından emin olamamak, buracıkta zaman dursun istemek, gün akmasın gece olmasın dilemek...dilemek zamanın içinden akmadığı o köy avlusunda tüm ömrünü tüketmek...zaman senin için de dursun istemek...gün batarken eski yıkık bir evin yıllanmış yorgun kapısından gıcırtıyla sessiz, otların bürüdüğü yalnız ıssız avlusuna girmek, gördüğün manzarada tükenmek, unutmak tüm benliğini, saçma hayat endişelerini, birgün mutlaka o avluya dönmek için söz vermek....birgün mutlaka...



Herkese geri dönmek sözünü tutabildiği bir fırsat dilerim...



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...