Translate

28 Şubat 2013 Perşembe

...Ferah ferah...

Dekorasyon en çok ferahlık duygusunu yaratabilmekle ilgili bence bir mekanda...
İçimizde yaratamadığımız -çoğu zaman- bu duygunun yaşadığımız mekanda yaratılması çabası :)
İyi ki de böyle bir çaba var...


Büyük kocaman aynalarla ve ışık yansımalarıyla bir mekan olduğundan büyük ve ferah gösterilebilir rahatlıkla... ama ona baktığında aynadan yansıyan ile barışık olup olamadığınla ilgili sanırım asıl konu aslında :)


Mavi beyaz bir antre...hiç küçümsenmeyecek ölçüde bir ferahlığı hem eve hem ruha katabilir kolaylıkla...


Bembeyaz bir ev sonra...yaşanabilecek en ferah ortamı sunar insana...


Bizde çok karşılaşılmayan bir hal ama evin en büyük odasının mutfak olması bence en büyük ferahlık unsuru...Hele bu büyüklüğün mümkün kıldığı bir ada ünitesiyle harika mutfak hayalleri kurulabilir... :)


Geniş bir antre de bir evi ferah feza hale getiren en önemli detay... tıkış tıkış olmayan bir giriş bir evin bütününün güzelliği hakkında pek çok şey söyler aslında...



Ve baharın habercisi taze çiçekler...vazoda bahçede saksıda her yerde bir eve en naif ferahlık hissini kazandırır...

Herkese ferah iç mekanlar ve ferah bir iç dünyası dilerim
:)


22 Şubat 2013 Cuma

Sevgi...Neredesin Şimdi...?

Küçükken kırlara bayırlara giderdik ailemle her fırsat bulduğumuzda...yakındaki köylere su almaya...birşeyleri bahane edip atardık kendimizi doğaya...pikniklere giderdik yaz bahar düşünce toprağa hemen hemen her haftasonu...şimdi böylesi bir yaşam tarzından çokça arındırılmış sıkıcı hayatlarımızda haftasonu birşeyler yapmaya çalışıyoruz sadece...hiç mi hiç tatmin etmeyen kıyısından köşesinden bulaşılan işler...bir olma, tam olma halinden epey uzak...ruhlarımızdan çok uzakta hayatlar sürdürmeye çalışıyoruz...oysa basit olmalı hayat aslında...çocukluğumuzda hiç de gayret göstermeden yaşadıklarımıza benzemeli...bir yerden bir yere gidiş bir olay olmamalı...yürünerek gidilebilmeli pek çok yere...pek çok yere değilse bile bazı yerlere en azından...araba, ulaşım mevzusu bu kadar elzem olmamalı hayatımızda...çarşıya pazara kolayca ulaşılabilmeli....ve evet tabii ki çarşı pazar eski bildiklerimizden olmalı...bildiğimiz çarşı bildiğimiz pazar...kapalı bir alışveriş merkezi soğukluğu değil...



Küçükken kırlarda bayırlarda doğanın tam da içinde dolaşırken hayvanları severdik bol bol...sadece evcil hayvanları değil, bir koyunu kuzuyu bir ineği onun yavrusunu...kertenkeleyi çekirgeyi kaplumbağayı türlü çeşit börtü böcüğü...kuzuları koyunları dudaklarından burunlarından öper sever severdik...hiçbiri ıyyyy gibi sonradan tanımladığımız tanıdığımız duyguları uyandırmadan...doğanın tam da içinde olması gerektiği gibi...pisse pis...kötü kokuyorsa kokuyor...üstümüz başımız çamursa çamur...ayaklarımız ıslaksa ıslaktı....herşey olabildiğine sadeyken, bozulmamışken, duygularımız da bir o kadar basit ama sevgi doluydu...hergün evrilen hayatlarımızda en çok bu basitlik ve sadelikten almayı bildiğimiz zevki ve yaşama sevincini yitirdiğimizi düşünüyorum ve çokça eksilen şeyin sevgi, saf sevgi olduğunu hayatlarımızdan....

Herkese doğayla iç içe eski sevgi dolu günlere ulaşabildiği günler
...

13 Şubat 2013 Çarşamba

Bir Taşım Kaynat...

Mutfak
Bir evin en çok nefes alan, en çok şey üreten, belki de yatak odasından sonra en çok zaman geçirilen yeri
Bu yüzden sahibesinin tarzına uygunluğu çok önemli

:)


Bizdeki mimari tarza ve oda biçimlendirmesine pek de uygun olmayan evye önü pencere yerleşimi bence bir mutfağın sahip olması gereken en önemli detayı...bir de geniş evyeler tabii ki...tıpkı yukarıda olduğu gibi...


Kolay erişim ve lüzumluların her daim el atında olması...en ufacık şey için o dolabı açıp şunu kapatmamak bir diğer elzem unsur...açık raf düzeni...en sevdiğim...


Türk işi mutfalarda pek mümkün değil ama bir mutfağın orada yemek yemeyi mümkün kılacak ölçüde büyük olması...mutfakta pişenin mutfakta tüketilmesi...toplanılan yerin mutfak olması çok güzel...


Mutfak küçük bile olsa ortada kesme doğrama hazırlama işleri için minik bir ada olması...çok ferah...


...Ve mümkünse sonu gelmez bir beyazlığın tüm mutfağa hakim olması... mukakkak... şart :)

Herkese güzel tarifler deneyebildiği, iç açıcı, bir taşım kaynatlı mutlu mutfak saatleri dilerim

:)




7 Şubat 2013 Perşembe

Düşündüm...Üşüdüm...

Bu öğleden sonra yavaş geçti ve ılık...
Ilık ılık aktı içime tüm karartılar
Herkesi görebileceğim bir köşeye sığındım yemek yedim düşündüm
Herkesin hayatı hakkında birşeyler biliyordum sanki
Hepimizin yapıp ettikleri o kadar sıradan ki artık
Hayatımızı o kadar bağıra bağıra yaşıyoruz ki hep beraber
Düşündüm


Işıldayan güneşe yüzümü verdim düşündüm
Sonra kimseyi farketmeyecek ölçüde düşüncelere gömüldüm
Geçmişimi, şimdimi, geleceğimi düşündüm
Yaptıklarımı, yapamadıklarımı ve yapamayacaklarımı sonra
Gözlerim doldu ama ağlamadan düşündüm
Üzüldüm
Buz kesinceye kadar üzüldüm
Ilık öğleden sonra geçti gitti
Buz gibi soğuğum ve insafsızım şimdi
............
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...